Research Article
Esra Tanyel, Tülay Ünver Ulusoy, Melda Dilek, Yarkın Kamil Yakupoğlu
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 3, pp. 288-293
ABSTRACT
Aim: Infections developing in the early phase of post transplant period may be life- threatening for patient under intense immunosuppression. Although urinary infections are the most frequently observed type of infections in this phase, infections in other systems are also needed to be evaluated in detail. In this study, we examined infections developing in the post- transplant period.
Material and Method: In 306 patients who underwent renal transplantation, infections requiring hospitalization were retrospectively evaluated. These infections were studied in two periods.
Results: In both periods, female patients (55.3%) developed infectious diseases more frequently compared to male patients. The median age of the patients is 35 (18-66) years. In the first period, surgical infections (25.9%), clinical sepsis (10.3%) and catheter infections (6.4%) were more frequently observed while urinary infections (46.7%), lower respiratory tract infections (16.1%), acute gastroenteritis (%16.1) and CMV infections (4.8%) were more frequently observed in the second period. Urinary infections were the most frequently observed type of infections in both periods (41.5% - 46.7%). The most common infectious factor was E.coli (64%) and GSBL synthesis rate was 51.4%.
Conclusion: This study may contribute to the planning of empiric treatments in our hospital where post- transplant infections and their factors are observed.
Keywords: renal transplantation, infection, risk factors
ÖZ
Amaç: Böbrek nakli sonrası erken dönemde gelişen infeksiyonlar yoğun immunsupresyon varlığında kişinin hayatını tehdit edebilmektedir. Bu dönemde en sık üriner sistem infeksiyonları görülmekle birlikte diğer sistemlerin de detaylı bir şekilde değerlendirilmesi gerekir. Çalışmamızda böbrek nakli sonrası gelişen infeksiyonlar irdelenmiştir.
Gereç ve Yöntem: Böbrek nakli yapılan 306 hastada gelişen ve hastaneye yatmayı gerektirecek infeksiyonlar retrospektif olarak, iki dönemde irdelenmiştir.
Bulgular: Her iki dönemde de kadınlarda (%55,3) erkeklerden (%44,6) daha yüksek oranda infeksiyon hastalığı gelişmiştir. Hastaların yaş ortanca değeri 35 (18-66)’dir. Birinci dönemde cerrahi alan infeksiyonları (%25,9), klinik sepsis (%10,3) ve kateter infeksiyonları (%6,4) daha yüksek oranda görülürken, üriner sistem infeksiyonu (%46,7), alt solunum yolu infeksiyonları (%16,1), akut gastroenteritler (%16,1) ve CMV infeksiyonları (%4,8) 2. dönemde daha yüksek oranda görülmüştür. Her iki dönemde de en sık üriner sistem infeksiyonu gelişmiştir (%41,5-%46,7). Gelişen infeksiyonlarda en sık infeksiyon etkeni E.coli (%64) iken üreyen mikroorganizmalarda GSBL sentezleme oranı %51,4 olarak bulunmuştur.
Sonuçlar: Bu çalışma hastanemizde böbrek nakli sonrası görülen infeksiyonların ve etkenlerinin bilinmesi dolayısıyla ampirik tedavinin planlanabilmesi açısından önemlidir.
Keywords: böbrek nakli, infeksiyon, risk faktörleri
Research Article
Fatih Karaahmet, Mustafa Arıcı
Ortadogu Tıp Derg, Volume 10, Issue 3, pp. 302-306
ABSTRACT
Aim: GRenal transplantation is the most prominent treatment of renal insufficiency. Vitamin D deficiency found to be common in renal transplant patients. Through renin-angiotensin-aldosterone system inhibition, it protects from hypertension and cardiovascular diseases. In this study, we investigated the relation between vitamin D levels and 24-hour ambulatory blood pressure monitoring and parameters (body mass index, fasting plasma glucose, lipid profile) that may affect graft function.
Material and Method: Association of clinical parameters with vitamin D levels and blood pressure were prospectively compared in renal transplant patients. All patients blood pressure levels were evaluated by 24-hour ambulatory blood pressure monitoring.
Results: A total of 115 renal transplant recipients were enrolled in the study. Mean level of vitamin D was 16.28±5.2ng/ml, 10.4 % of the patients had severe vitamin D insufficiency (<10ng/ml), 70.4 % with a level between 10-20ng/ml. The vitamin D deficiency (10-20ng/ml) was seen more frequently in women than man. Patients has been divided into two groups, the first with levels of less than 20 ng/ml, the second one with levels of equal or higher than 20 ng/ml. There were no statistically significant difference in age, body mass index and donor features between two groups. Systolic, diastolic, and mean artery 24-hour ambulatory blood pressures in two groups were similar.
Conclusion: Vitamin D deficiency was found to be common in renal transplant patients. Vitamin D status was not found to be associated with blood pressure in renal transplant patient.
Keywords: Hypertension, vitamin D levels, renal transplantation, 24-hour ambulatory blood pressure, graft function
ÖZ
Amaç: Böbrek transplantasyonu böbrek yetmezliğinin en önde tedavisidir. Renal transplant hastalarında D vitamini eksikliği yaygın görülmektedir. Vitamin D Renin-anjiyotensin-aldosteron sistemi inhibisyonu ile hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklardan korumaktadır. Bu çalışmadaki amaç, vitamin D düzeyleri ile 24 saatlik ambulatuar kan basıncı ve greft fonksiyonunu etkileyebilecek parametreler (vücut kitle indeksi, açlık plazma glikozu, lipit profili) arasındaki ilişkiyi belirlemektir.
Yöntem ve Gereç: Renal transplant hastalarında klinik parametreler, D vitamini düzeyleri ve kan basıncı arasındaki ilişki karşılaştırıldı. Tüm hastaların kan basıncı seviyeleri 24 saatlik ambulatuar kan basıncı takibi ile değerlendirildi.
Bulgular: Çalışmaya toplam 115 renal transplant hastası alındı. Ortalama D vitamini düzeyi 16,28 ± 5,2ng/ml olup hastaların % 10,4'ünde ciddi vitamin D yetmezliği (<10ng / ml), ve % 70,4'ünde vitamin D eksikliği (10-20ng/ml) saptandı. D vitamini eksikliği (10-20ng/ml) kadınlarda erkeklerden daha sık olduğu bulundu. Çalışmada hastalar iki gruba ayrıldı, birinci gurup vitamin D düzeyi 20 ng/ml'den az olanlar, ikinci gurup vitamin D düzeyi 20 ng/ml'ye eşit ya da daha yüksek olanlar. İki grup arasında yaş, vücut kitle indeksi ve donör özelliklerinde istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Sistolik, diyastolik ve ortalama 24 saatlik ambulatuvar kan basıncı her iki grupta benzerdi.
Sonuç: D vitamini eksikliği renal transplant hastalarında yaygın olduğu saptandı. Renal transplant hastalarında vitamin D düzeyinin kan basıncı ile ilişkili olmadığı bulundu.
Keywords: Hipertansiyon, vitamin D, böbrek nakli, 24 saatlik ambulatuvar kan basıncı, greft fonksiyonu